bayrampasa
  aşkın haçsız seferi ile ilgili mustafa aslan'ın yazıları
 

 

AŞKIN HAÇSIZ SEFERİ  

 

Hakan İşcen, “Aşkın Haçsız Seferi” adlı romanında evlilik, sevgi, tutku ve aşkı şiirsel bir dille irdeliyor. Evliliğin bir süre sonra tekdüzeleşmesi, eşlerin ilk günlerdeki coşumlarının yok olması sonrasında başlayan iç sıkıntının sonuçlarını anlatan bir kitap.

 

Aşk 

 

Yapıtta aşk konusunda birçok görüşe yer veriliyor. Yazar, bunu romanın kalıplarına uyacak bir biçimde, bir yaşantının ürünü olarak kahramanların ağızlarından veriyor. Kahramanların adları ilişkinin durumuna göre de adlandırılıyor: Duygu- Poyraz, Çizgi- Buğu, Gölge Adam -Gölge Kadın ya da Selim - Nazan gibi.

Aşkın türleri üzerinde durulan romanda, tutku ve sevgi arasındaki ince çizgi birçok açılardan sergileniyor. Zaman zaman aşkla ilişkilendirilerek ruh-beden, yanılsama, zeka, güven, meşk, sadakat, korku ve öpüşmek arasında bağlantı kuruluyor. 

Bütün bölümlerde, Hakan İşcen kahramanlardan sözü alarak ya da onlara soluklanma fırsatı vererek meydanı okura bırakmayı uygun görüyor. Yazar, yapıtın her aşamasında okuru, iç konuşmalar aracılığıyla işin içine çekiyor ve tutmaya çalışıyor. Son bölümde önerilen fon müzikleri buna bir katkı sunmaktan başka bir şey değildir. 

Hakan İşcen, “Aşkın Haçsız Seferi” adlı romanında evlilik kurumunun yanı sıra aşkı da kahramanları aracılığıyla sorgulatıyor. Eşlerin evlenene kadar birbirlerine karşı heyecan duymaları ve sonrasında yıllar geçtikçe o ilk günlerdeki kalp atışlarının ritminin düşmesi, her zaman olmasa da kimileyin ikisinden birini farklı arayışlara itebiliyor, romanda anlatıldığı gibi.  

Sevgi, tutku ve aşk arasındaki benzer ve ayrılık noktalarının ortaya konduğu yapıtta aşkın süresi, yaşanabilirliği, sonsuzluğu konuları da çeşitli yönleriyle ele alınıyor.

Benzetmeler yoluyla aşkın tanımına ve işlevine süresine… kadar uzanan bir çok alanda yanıtlar aranıyor, acıma ve sevgi bağlantısı bu eksenin dışında tutulmayarak. 

 

İstanbul ve kentler 

 

“Aşkın Haçsız Seferi”nde kahramanlarımız yeryüzünün sayılı kentlerinde geziniyor: Amsterdam, Hong Kong, Londra, İstanbul…

Dünya kentleri arasında İstanbul, ayrı bir konumda yer alıyor kitapta. Ağırlıklı uzam olarak karşımıza çıkan bu kentin hemen her noktası okura duyumsatılıyor. İstanbul’dan usta bir ressamın elinden çıkmış tablo canlılığında görünümleri elbette kahramanlarımızın sosyo-ekonomik durumlarına uygun olarak görüyoruz. Özgününü aratmayan bu görünümler yasak ilişki yaşayan, “Arnavutköy’den Bebek’e el ele” tutuşup yolda “yürümeyi en çılgın fantezi” olarak gören iki insanın yaşadıkları çerçevesinde aktarılıyor olsa da… 

Tünel, Taksim, Boğaziçi  ve Haliç, iki insan arasındaki aşkın bir başka yanını tamamlıyor. Kente ait ne varsa bir şeyler katıyor anlatılanlara. Mekanlar, ilişkilerin bir başka bütünleyicisi “Aşkın Haçsız Seferi”nde. Kahramanlarımızın aralarında gelişenleri anlamak açısından yerleri değerlendirmek gerekiyor.  

  “Haliç’i arkasında bırakan şehir hatları vapuru, gümüşi karıncalanmalar arasında Kadıköy yakasına doğru uzaklaşıyordu. İstanbul, balkondan bozma terastan baktıklarında Sarayburnu’ndan Çengelköy’e kadar çepeçevre karşılarındaydı.” (s.176) 

 

Toplumsal değişme 

 

Yapıt 1980’li yıllardan günümüze değin uzanan bir zaman dilimini anlatıyor. Yazarın, günümüzden yaklaşık otuz yıl öncesine giderek anlattığı olaylarda ülkemizdeki değişiklikleri de görüyoruz. Sağ - sol çatışmalarının yaşandığı, sokakların kan gölüne döndüğü günleri veriyor, Hakan İşcen. Sonrasında gelinen 12 Eylül Darbesinin toplumda ‘travma’ etkisi yarattığı belirtiliyor. Kahramanımız Poyraz sıcak günlerden, öğrenci hareketinin içinden çıkıp gelen Marksist kökenli birisidir.

Kahramanlardan Poyraz’ın işadamı olması ekonomik durumdaki değişimi daha kolay görmemizi sağlıyor. İhracatı Geliştirme Merkezi’nin bir toplantısına panelist olarak çağrılıyor. Günümüze kadar gelinen yapıtta yaşanılan ekonomik kriz öncesi ve sonrasıyla yerini alıyor. 

 

Edebiyat, sinema, müzik 

 

“Aşkın Haçsız Seferi”  nde yazar okura sinema, edebiyat ve müzik alanında değişik seçenekler sunuyor. Bu bir tür anımsatma da denebilir. Çünkü belli bir yaş döneminin dinlediği müzik ve izlediği sinema sanatçılarını okuyoruz yapıtta, edebiyatı bunun dışında tutarak söyleyecek olursak. Yapıt içinde kimi şarkılardan bölümler de sunuluyor. 

Sinema… Romanın sonuna kadar kahramanlarımızla bir sine-bulmaca oyunu içinde bulabilir okur kendini. Yanıtlardan birkaçını, sorusu oluşturulmak koşuluyla vermenin hiçbir sakıncası yok diye düşünerek yazıyorum: Danyal Topatan, Suzan Avcı, Aliye Rona… 

Hakan İşcen müzik alanında okura hangi bölümün hangi müzik parçası dinlenerek okunması  konusunda önerilerde bulunuyor, yapıtın son bölümünde. Önerilen müzik parçaları arasında yerli ve yabancı müzisyenlerin ürünlerini, görüyoruz. Yerli sanatçılarımız arasında Yaşar, Sezen Aksu, Kerim Tekin, Nazan Öncel, Bülent Ortaçğil, Kargo, Tarkan, Levent Yüksel… Bölüm adları ve önerilen fon müzikleriyle sanatçılardan kimileri şunlardır:1.Adagio, Lara Fabian/Adagio, 2.Teras: Nazan Öncel/Göç, 5.Tapınak:Nancy  Wilson/Casablanca, 12. Kır Düğünü:Cat Stevens/Sad Lisa 19. Nazan ve Selim:Robert Flack/Killing Me Softiy 
 

Edebiyat alanında önemli yapıtlarla yazar kahramanlarımızın içinde bulundukları durum arasında bağlantılar kuruluyor. Thomas Moore Ütopya, Dante ve Virgil’e, Nabokov’un Humbert’inden Lolita’ya buradan mitolojiye uzanan Sisifos söylencesi yapıtın anlaşılması dışında kahramanların ilişkilerindeki oldukları noktayı değerlendirmek açısından vazgeçilmez bir yoldur. 

 

Çocukluk ve ilk gençlik 

 

Çocukluk ve ilk gençlik dönemlerinin, insan yaşamının gelecekteki dönemeçlerini belirlemede önemli bir etken olduğu karşımıza “Aşkın Haçsız Seferi” adlı yapıtla da çıkıyor, bu alanda yazılmış sayısız ürünün yanı sıra... Eşi Ekrem’le evlenmesinin nedeni olarak bilinçaltına yerleşen ilk gençliğinde ünlü bir doktor çocuğu olan Salih’le yaşadıklarından kaynaklandığını Duygu adlı kahramanımızın ağzından aktarılıyor.

Arkadaşının annesinden hoşlanmasının ipuçları ise erkek kahramanımızın ruhsal durumunu ortaya koyuyor. Kendinden birkaç yaş bir büyük bir kadınla aşk yaşamasının psikolojik temellendirilmesi de böyle yapılıyor. 

“Aşkın Haçsız Seferi,” Hakan İşcen’in yasak bir ilişkiden hareketle aşk ve evlilik konularını derinlemesine irdeleyen romanı. Aşk ve evlilik konusunu enine boyuna sorgulamaya iten bu roman, biz ‘dünyalıların aşkı ne kadar bildiği’miz konusunda da yanıtlar bulmaya yöneltiyor. 

 

Hakan İşcen, Aşkın Haçsız Seferi I.Basım:Ocak 2010, Doğan Kitap-İstanbul

 

http://yazarmustafaaslang.tr.gg

 
  31423 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol